Retina Anatomisi
Retina dışta retina pigment epiteli içte nörosensöriyel (duyusal) retina tabakasından oluşur. Bu iki tabaka arasında subretinal mesafe bulunur. Subretinal mesafe fotoreseptör hücrelerin dış segmenti ve retina pigment epiteli (RPE) arasında potansiyel bir boşluktur.
Retinanın tabakaları
Duyusal retina içten dışa doğru 9 tabakadan oluşur. Duyusal retinayı oluşturan nöral hücreler ve bu hücrelerin birbirleri ile olan sinaptik bağlantıları bu tabakaları oluşturmak üzere mükemmel bir şekilde örgülenmiştir. En dışta retina pigment epiteline komşu ilk hücre 1) fotoreseptör hücreler olarak bilinen kon ve rod hücreleri bulunur. Fotoreseptör hücreler RPE hücrelerine en yakın hücrelerdir. Fotoreseptör hücrelerin hayatta kalması için RPE hücrelerine ihtiyaç duyar. Görmenin ilk adımında işlev gören nöronlardır. Bu hücreler dıştan içe doğru olmak üzere dış segment,silyum, iç segment, nükleus ve sinaptik cisim olmak üzere 5 ana kısımdan oluşur. Dış segment, ışığın yakalanmasında ve fototransdüksiyon olarak bilinen bir süreçte elektrik sinyallerine dönüştürülmesinde işlev görür. Fotoreseptörlerin nükleusları 2)dış nükleer tabakayı oluşturur. İnsan retinası 120 milyon çubuk hücresi ve 6 milyon koni hücresi içerir. Rod hücreleri alacakaranlık ve gece görmeden sorumlu hücrelerdir. Periferik retinada sayıları daha fazladır. Kon hücreleri ise parlak ışıkta görmeyi sağlarlar. Ayrıca renkli görme, kontrast duyarlılık gibi ileri görsel fonksiyonları da vardır. Kırmızı ışığı, yeşil ışığı ve mavi ışığın dalga boyunu algılayan 3 tip kon hücresi vardır. Arka kutupta daha yoğun olup perifer retinaya doğru sayıları azalır. Rod ve kon hücrelerin aksonları 3) dış pleksiform tabakayı oluşturur. Makula bölgesinde rod ve konların aksonları daha uzun ve foveada oblik seyrettikleri için dış pleksiform tabaka daha kalın ve daha fibrözdür. Bu bölgeye Henle tabakası denir. Eksudatif hastalıklarda lipid ve diğer kan ürünlerinin yıldız paterninde birikmesi Henle tabakasının bu özelliği nedeniyledir. 4) Bipolar hücreler görme yolunun birinci nöronudur ve iç nükleer tabakayı oluştururlar. Bu tabakada retinanın destek hücreleri olan interpleksiform nöronlar, amakrin hücreler, horizontal hücreleri ve Müller hücrelerin de nükleusları yani gövdeleri bulunur. Bipolar hücrelerin dendiritleri fotoreseptör hücrelerin aksonları ve horizontal hücreleri ile dış pleksiform tabakada sinaps yaparlar. Bipolar hücrelerin aksonları ise gangliyon hücrelerinin dendiritleri ve amakrin hücreleri ile sinaps yaparak 5) iç pleksiform tabakayı oluşturur. 6) Gangliyon hücreleri görme yolunun ikinci nöronlarıdır. Bu tabakada gangliyon hücre nükleusları bulunur. Aksonları önce 7) retina sinir lifi tabakasını sonra optik siniri oluştururlar. Ayrıca retinanın destek hücreleri olan makroglia sınıfından Müller hücreleri de fotoreseptör hücrelerine verdikleri bazal çıkıntıları ile 8) dış limitan membranı ve apikal çıkıntıları vitreusa komşu retinanın en iç kısmında 9) iç limitan membranı oluştururlar. En dıştaki retina pigment epiteli ile retina toplamda 10 tabakadır.
Retina pigment epiteli melanin içeren ve fotoreseptör hayatiyeti, yapısında bulunan iyon pompaları ve oluşturduğu dış kan retina bariyeri sayesinde retinanın kuru tutulması için çok önemli bir tabakadır.
Retinanın topografik anatomisi
Retina, periferik retina ve arka kutup retina olarak 2 bölgeye ayrılır. Periferik retina arka kutup ile periferde retinanın başladığı ora serrata arasındaki kısımdır. Ora serrata nazalde korneoskleral bileşke olan limbusun yaklaşık 6 mm, temporalde 7 mm gerisindedir.
Retinanın ekvatoru ora serratanın 6–8 mm arkasındadır ve makula ise ekvatorun 18-20 mm arkasındadır.
Arka kutup retina retinanın en önemli fonksiyonel alanıdır. Üst temporal ve alt temporal damarların arasındaki alana tekabül eder. Bu alanın santralinde 5,5 mm çapında makula bulunur ve ayrıca görme siniri olan optik sinirin göz içi kısmının 4 mm temporal, 0.8 mm inferiorunda yer alır. Makulanın tam santralinde fundus muayenesinde foveaya çukur reflesini veren umbo yer alır. Fovea umbo çevresindeki 1.5 mm çaplı alandır. Buradaki her patoloji görmeyi olumsuz etkiler. Fovea santralindeki 350 micron çapında ve 150 micron kalınlığındaki depresyon alanı foveoladır. Burada sadece kon hücreleri vardır, hatta mavi kon hücreleri de bulunmazlar. Kırmızı ve yeşil kon hücreleride eğik olarak bulunur ve foveolada nükleusları yer almaz, dış segmentleri vardır. Gangliyon hücreler, bipolar hücreler ve kapiller damarda yoktur. Foveada 250-600 micron çapında kapiller damarların olmadığı alan foveal avasküler zon (FAZ) olarak adlandırılır. Fovea, 0.5 mm genişliğinde parafovea ile çevrelenmiştir. Parafoveada gangliyon hücreleri 4-6 kat, bipolar hücreler 7-11 kattır. Burası makulanın en kalın kısmıdır. Parafovea 1.5 mm genişliğinde perifovea ile çevrelenmiştir.
Resim: Normal göz dibi görünümü.
Retinanın damarları
Retina iki damar ağı tarafından beslenir. Retinanın bipolar hücreler dahil iç kısmı santral retinal arterin üç kapiller pleksusu (gangliyon hücre tabakasında yüzeyel kapiller pleksus ve iç pleksiform tabakada intermadiate kapiller pleksus, iç nükleer tabakanın dış kısmına komşu derin kapiller pleksus) tarafından beslenir. Kapiller damarların endotel tabakası arasında varolan sıkı bağlantılar, perisitler ve astrositler iç kan retina bariyerini oluşturarak retinanın kuru kalmasına katkıda bulunurlar. Retinanın dış tabakaları yani fotoreseptör ve retina pigment epiteli kısa posterior siliyer arterin dallarının oluşturduğu koroidden difüzyonla beslenir. Retinal venüller birleşerek santral retinal veni oluşturur. Retinada venler ve arterler komşuluk halinde seyreder. Bu paralel seyri devam ettirmek için retinal arterler dallandıktan sonra venlerle çaprazlaşır. Bu çaprazlaşma bölgelerinde insanların %68’ünde arterler venlerin üzerindedir ve bir adventisyel kılıfa sarılıdırlar. Santral retinal ven 300 micron, santral retinal arter 200 micron çapındadır. Optik sinir içinde 1 cm kadar beraber ilerleyerek gözden çıkarlar ve orbitada seyirlerine devam ederler. Optik sinir içinde özellikle skleral açıklıkta lamina kribroza düzeyinde santral retinal arter ile santral retinal ven arasında bağ dokuları vardır ve hatta damarların dış duvarları kaynaşmış durumdadır. Özellikle hipertansif bireylerde arter duvarındaki kalınlaşma ven duvarında basıya neden olarak venin dolaşımını bozup trombüs oluşumunu tetikleyebilir. Retinada arteriol ile venülün çaprazlaştığı alanlarda da benzer bir etki ile kalınlaşmış arteriol duvarı bası ile ven dolaşımında bozulmalara neden olabilir. Santral retinal ven ya süperior oftalmik ven yolu ile ya da direkt olarak kavernöz sinüse açılır. Santral retinal arter ise oftalmik arterin ilk dalıdır.